Fas ve Tunus komşu iki Kuzey Afrika ülkesi ama halkları birbirinden farklı. Faslılar esmer, uzun boylu, zayıf, hareketli çöl insanları. Fas, Okyanus’tan büyük kıtaya giriş noktası olduğundan, aynı Panama’daki Cristobal ve benzeri diğer şehirler gibi kozmopolit, dünyanın heryerinden gelen insanlara çağlar boyu limanlık yapmış bir ülke.
Fas tezatlar ülkesi. Yıllarca Fransız sömürgesi olarak kaldığı için herkes Fransızca konuşuyor. Hiç umulmadık şekilde trafik kurallarına uyuluyor. Gecenin bir yarısında, ummadığınız tipte bir Arap, arabasını durdurup Avrupa’daki gibi size yol veriyor ama çok turist gelmesinin tesiriyle, bir nevi “İster gel, ister gelme!” diyen küstah ve pervasız bir tavırları var. Tunus’taki efendilik ve mazlumluk burada yok. (Arap baharı öncesi Tunus’tan söz ediyorum maalesef)
Fas’ın tarım arazileri çok zengin. Her türlü tarım ürünü yetiştirilip ihraç ediliyor. Narenciye çok kaliteli. Tüm seyahat boyunca harika portakallar yiyor, portakal suyu içiyoruz.
Casablanca ; Beyaz ev anlamına geliyor. Evler hep beyaz. Fas’ın Antalya’sı denebilir. Atlantik sahilinde bir sayfiye şehri. Tüm sahil yüzme havuzlu beach club’lar ile dolu çünkü denize girilemiyor! Bu dünyaca ünlü turistik tatil tesislerinin sınırından itibaren sahilde yerel halkın geldiği kısımda grup halinde namaz kılanlarla bikiniyle denize girenleri yanyana görmek mümkün.
Sahilde bulunan 2. Hasan Camii, büyüklüğü ile meşhur. Aynı anda içeride 25.000, dışarıda 80.000 kişi namaz kılabiliyor.
Humphrey Bogart ve İngrid Bergman’ınoynadığı efsane film “Casablanca” nın meşhur Rick’s Bar’ını şehirde boş yere aramayacaksınız, çünkü filmin tamamı Holywood’da stüdyoda çekilmiş.! Fakat şimdi benzer bir bar açılmış ve nerede olduğunu soranları oraya götürüyorlarmış.
Şehir Fas’ın en tekinsiz şehri. Gece 23’ten sonra ara sokaklarda dolaşmak pek akıllıca değil. Bir de saat ve benzeri şeyler satarak yanınıza yanaşan kimselerle hiç muhatap olmayın, çünkü siz saate bakarken cüzdan gidiyor!!.
Rabat ; Başkent, iki bölümde gelişmiş. Biri Rabat, diğeri BouRegreg ırmağının ayırdığı Sale. Yukarı kısımda elçilikler, güzel malikâneler ve Souk’lar (çarşılar) var. 17.yy dan kalan kale duvarlarıyla çevrili bir tepede beyaz dar sokakları ve mavi-beyaz küçük evleriyle Udaya Kasba bulunuyor. Şehrin iki yakasına da hakim bir tepede, Yakub el Mansur tarafından yaptırılan ama bitirilmeyen Hasan camiinin kalıntıları var. Hasan kulesi olarak bilinen minaresi ve kısa sütunlar bu camiden günümüze kalanlar. Bu alan Yakub el Mansur meydanı olarak biliniyor ve Hasan kulesinin yanında Kral V. Muhammed’in anıt mezarı var. Burada Kral ile iki oğlu II.Hasanve Prens Abdullah’ın lâhitleri bulunuyor. Yeşil seramik çatılı beyaz bina 1971 de tamamlanmış. Fas’ın en önemli tarihi ve mimari şaheserlerinden kabul ediliyor. Granit ve beyaz mermerden yapılmış binanın kayar kapıları ve iç dizaynında geleneksel motifler kullanılmış. Kırmızı halılar ve göz alıcı avizeler estetiği tamamlıyor. Anıtkabir gibi, halk ziyaret ediyor. Es-Sunna (Büyük Cami)ve Kraliyet Sarayı da turistlerin çok ilgi gösterdiği yerler. Bou Regreg ırmağının denize döküldüğü yerde bulunan Rabat,hurma ağaçları, Medinası, dar sokakları, sandalları, hisarı ile çok güzel bir şehir.
Meknes ; Rabat ile Fes arasında küçük bir şehir. Saraylar şehri olarak tanınıyor. Mulay İsmail zamanı Rabat’tan önce başkentmiş. O zamandan kalan tarihi eserler var. İsmi, Miknasa adlı bir Berberi kabilesinden geliyor. Roma döneminden kalma antik şehir Volubilisde burada bulunuyor.
Fes ; Taş işçiliği ile meşhur. Bembeyaz taşlardan yapılmış bir şehir. Yahudi mahallesi var. Kalesi, bulvarları ile büyük, güzel, modern bir şehir. Üniversitenin bulunduğu tepeden şehir çok güzel görünüyor. Medinası (eski çarşı) güzel. Sokakları o kadar dar ki bir katır zor geçiyor. Etler, balıklar dışarıda, açıkta satılıyor. Bakırcılar, dericiler, ayrı yerlerde. Çarşının en meşhur yeri, dericilerin olduğu kısımda renk, renk deri boyama havuzları.
Marakesh ; Fas’ı görmek isteyen bir hafta sadece Marakesh’e gelsin, yeter. Hem çöl, hem vâha, hem medina, Fas’ı yansıtan her şey en iyi şekilde burada bulunuyor. Fas denince herkesin bildiği meşhur meydan “Jemaa el Fna” da burada. Burası her akşamgeleneksel lokantalar, yılan oynatıcılar, hokkabazlar, akrobatlar, çiçek pasajı tarzı tezgâhlar, sihirbazlar, falcılar, maymuncularla ve en çok da portakal suyu sıkanlarla dolu! Medinası bizim kapalı çarşı gibi. Bütün Kuzey Afrika’da olduğu gibi köşeli minareli camileri meşhur. Geniş bulvarları, parkları, büyük otelleri ile Fas’ın kalbi, en otantik şehri.
Tabiat güzelliği; 7/10
İnsanların turiste muamelesi; 4/10
Güvenlik; 6/10
Sanat, kültür, mimari; 7/10
Kişisel İlginçlik Katsayısı; 8/10
Bir daha gider miyim? Hayır!